Gerçeklerden Önce Ütopyalara İhtiyacımız Var
Siz siz olun, ekmeksiz kalın ama asla ütopyasız kalmayın…
Siz siz olun, ekmeksiz kalın ama asla ütopyasız kalmayın…
Hayatımızın büyük bölümü yaşanmamış tarihleri düşünerek geçiyor. Yaşanmamış bir tarihi iade ediyorum sana. Yaşanmamış tarihlerden kurtulmak istiyorum. Yaşanmamışlıkların bir insanı tükettiğini iyi biliyorum artık. Yaşanmamış tarihlerin, yaşanabilecek tarihlere engel olmasını istemiyorum. Yaşanmamış tarihlerimin tümünü gömüyorum.
Ütopya, yüz kadar sakini ve küçük işleme sanayisiyle, 1860’lara kadar yirmi yıl var oldu. Warren’in 1850’de başka bir topluluk kurmak için ayrılmasından sonra da devam etti.
Cioran, bir kitabında bir yükten kurtulmak için yazdığını söyler.[iii] Ben de bir yükten kurtulmak için sana bu mektubu yazıyorum. Bu yük yüzyılların yükü belki de. Yazdıkça hafiflediğimi hissediyorum. Evet açık yara kanıyor, ama bu da yazmanın ve hafiflemenin bedeli olsa gerek. sevgilim. Bu dünyada bedelsiz hiçbir şey yoktur. Ne acılar bedelsizdir, ne mutluluklar. En büyük bedeli ise özgürlüğe öderiz.
“Nasıl bir uçurum kusursuzluğuna ulaşmışım ki düşecek yerim bile kalmamış?” [iv] der yine Cioran. Düşecek yer kalmayan insan dibe vurmuştur artık, yaşanabilecek her şeyi yaşamıştır ve bedelini de yüksek tutarda ödemiştir bunun. Dolayısıyla daha fazla dibe vuramaz. Belki de bunun için “bir uçurum kadar kusursuzdur.” Çünkü böyle bir insanın kendisi artık bir uçuruma dönüşmüştür, kendisinin uçurumudur o artık. Çünkü o kadar dibine inmiştir hayatın.
Copyright © 2025 | WordPress Theme by MH Themes