Diğer yandan ben dünyadaki tüm hükümet ve devletlere karşı olduğum gibi Ukrayna hükümeti ve devletine de karşıyım. Ama Ukrayna halkından yanayım. Rus halkına da düşman değilim. Bu savaştan Rus halkını değil, Rus hükümetini sorumlu tutuyorum. Ama diğer yandan ABD, NATO ve Ukrayna hükümetinin de gelinen süreçte sorumlu olduklarını düşünüyorum. Baş sorumlu ise Ukrayna’yı işgal eden Rusya’dır. Çünkü işgal eden haksızdır öncelikle.
Category: İnsan hakları
Başkasına Vermediğin Özgürlüğe Sen de Sahip Olamazsın
Başkalarının düşüncelerini eleştirebilirsin; kendi düşüncelerini özgürce açıklayabilirsin, ama asla dayatamazsın. Sana dayatılan her şeyi de reddetme hakkına sahipsin. Ama sen de düşüncelerini, yaşam biçimini, davranışlarını
İnsanın En Büyük Çelişkisi Çifte Standartlarıdır
Ben hak ve özgürlükleri yalnızca kendim için istemiyorum. Hak ve özgürlükleri herkes için istiyorum. Tek tip bir ideoloji ya da toplumsal proje peşinde değilim. Tam tersine çoğulcu, demokratik, eşitlikçi ve özgür bir toplum hayal ediyorum. Bunun için de ilk şart çifte standartlardan kurtulmaktır bence. Çünkü onlar elimizi kolumuzu bağlar ve bizi tutsaklaştırır, hatta devletlerden daha çok.
Düşünceyi Zorla Dayatmak
Bir insan benden farklı bir düşünceyi ya da davranışı tercih ettiği için neden ona baskı yapayım, hakaret edeyim ya da aşağılayayım? Bir başkası farklı düşünüyor diye ona küfür, hakaret etmek bir insanın kendi zavallılığıdır diye düşünüyorum. Bana kendi düşüncesini dayatırsa buna karşı koyarım, benim üzerimde otorite kurmasına izin vermem. Ama kendi düşüncemi de ona dayatmam zorla.
Köleliğe Karşı Mücadele
Sparta’da “Apella” adı verilen meclislerin üyesi Ephorlar, her yıl köle Helotlar’a savaş ilan ediyorlardı. Sparta’da devlete bağlı Krypitia (gizli örgüt), Helotları acımasızca öldürüyordu. İ.Ö. 464 yılında Helot isyanlarının en büyüğü gerçekleşiyor ve Sparta yönetimi azat edilme vaadiyle 2 bin Helot’u katlediyordu.
Sanat ve Düşünce Özgürlüğü
Yayınevinin “denetimi”nden geçerek matbaaya ulaşmayı başarmış bir kitap bu kez de matbaacının denetimine takılabiliyor. Çoğu matbaacı da “sakıncalı” yazarların “sakıncalı” görüşlerini içeren yapıtlarını basmayı reddedebiliyor. Kimi zaman matbaacılar da büyük boyutlara ulaşan para cezalarıyla karşılaşabiliyor.
Felsefe ve İnsan Hakları İlişkisi
İnsan haklarının bir sınırı var mıdır? İnsan haklarının bir sınırı olduğunu söyleyemeyiz bence. Çünkü insan ve onun düşünsel gelişimi sınırsızdır. Eğer bu böyleyse insan hakları kavramı da sınırsız olmalı ve devamlı değişim ve gelişime açıktır. Bu, insanlığın gelişimiyle paraleldir aynı zamanda.
Fark etmez…
1994 yılıydı. Arkadaşım Erdem ile o zamanlar Bursa Cezaevi’nde yatan İsmail Beşikçi’yi ziyaret etmeye karar vermiştik. Erdem, daha önceleri Beşikçi’nin kitaplarını yayınlayan Yurt Yayınları’nda
Fazıl Say Yerinde Say!
Rosa Luxemburg’un dediği gibi düşünce özgürlüğü muhalefet özgürlüğüdür. Muhalif ya da aykırı düşüncenin kendisini ifade edemediği bir ortamda, özgürlüklerden de söz etmek mümkün değildir.
Bir zamanlar herşeye hükmeden kudretli generaller bile bugün düşünce özgürlüklerinin olmadığından şikayet edebiliyorlar. Düşünce özgürlüğü gün gelir herkese gerekli olur; onu kısıtlayanlara ve baskı altına alanlara bile…
Evet ceza almamın üzerinden tam on altı yıl geçmiş ve özünde hiçbir şey değişmemiş, ülke adeta yerinde saymış.
Yani, Fazıl Say yerinde say!
Ermeni Tabusuyla Yüzleşmek
Peki neden Ermeniler hedef alındı? Aslında hedef alınan gayrımüslimlerdi: Ermeniler, Rumlar ve Yahudiler. Daha őnce Osmanlı kimligi içerisinde kendisine yer bulabilen bu kimlikler, Pan Türkizm tarafından dışarıya atılıyordu. İttihatın 3. Kongresi’nde Türkçülük karşıtı (aslında müslüman olmayan azınlıklar kastediliyor) her düşüncenin cezalandırılması őǧütleniyordu. Müslüman olan Çerkesler, Abhazlar, Çeçenler, Kürtler, Lazlar, Gürcüler ve diǧerlerinin Türklük potası altında eritilebileceǧi őngőrülüyordu. Her alanda bir Türkleştirme politikası yürürlüǧe sokuluyordu. Jőntürk devrimini destekleyen Ermeniler, paradoksal bir biçimde onlar tarafından kurban seçiliyorlardı. Bu olayda, Hamidiye alayları ve Kürt çeteleri de kullanılıyordu, fakat asıl sorumlu kararı alan ve uygulamaya koyan İttihat hükümetiydi.