Hiçbir şeyin, bu dünyadaki hiçbir şeyin – ne bir ideolojinin, ne de bir inancın, düşüncenin- mutlak olmadığını öğrendiğinde gözlerin de görmeye başlayacak. Hiçbir şey mutlak değildir; mutlak doğru olarak inanılan düşünce bir dogmadır yalnızca. Mutlak olan her şey, bir diğeri üzerinde iktidar kurmaya götürür. Bu da özgürlüğü daha ilk anda boğar. Asıl trajik olan, özgürlüğü boğanların, bunu özgürlük adına yapmalarıdır.
Month: November 2021
Sesli Düşünceler
Bireyin oluşmadığı bir toplumdan ne sosyalist bir toplum çıkar, ne de ileri bir kapitalist bir toplum. Ben böyle düşünüyorum. Her şey özgür bireyde düğümleniyor. Aydınlar da birey olamamış, onlar da cemaatlerin (sol ya da sağ) bir parçası olarak işlevlerini yerine getirmiştir. Çoğunluğu da devletçidir.
Çağdaş Bir İnkârcı Filozof: Emil Michel Cioran (1)
Emil Michel Cioran tüm kitaplarını okuduğum -bazılarını birkaç kez- sürekli kitaplarını karıştırdığım ve esinlendiğim bir yazardır. Varoluşçu düşünceleri beni etkilemiştir. Kitapları baştan sona bir varoluş sorgusudur. Yıkıcı bir felsefedir onunkisi, yapmak, oluşturmak gibi bir derdi yoktur, bununla hiç ilgilenmez. Harabeler, yıkıntılar arasında felsefe yapar.
Hayata Dair Birkaç Not
Her şeyi bildiğimi anladığımı sanırken, aslında hiçbir şey bilmediğimi ve hayattan hiçbir şey anlamadığımı fark ettim. Çoğu insan bunu fark etmeden ölüyor. Çünkü bunu fark etmek insana bir sorumluluk getiriyor. Belki Sartre’ın ifade ettiği gibi insan kendi varlığından sorumlu olması gibi bir şey. Kendi yükünü kendi başına omuzlaması insanın, kendi hakikatini… İşte bu yüzden çoğu insan bu yüzleşmeden kaçınıyor, bu zor yola girmiyor ve yaşam serüvenini ondan beklenenleri yaparak tamamlıyor.
Herkese ve Her şeye Karşıyım
Benim yolum, özgür toplum yolu. Ve o yola giden sonsuz sayıda hakikatleri arıyorum.
Sanata Dair Notlar
Yani denildiği gibi, “sanat toplum için değildir”, hiçbir zaman da olmamıştır. Bu bir gerçekliktir. Reel sosyalist ülkelerde bile sanat asla toplum için olmamış, sadece toplumun belirli elit bir kesimine seslenmiştir. Eğer bir sanat sergisi kitlelerle buluşmuş, toplumun büyük kesimine seslenmiş ise, orada sanattan çok politik ve popüler bazı semboller, retorikler, etkenler olmuştur. Yani kitleleri çeken sanatın kendisi değil, konjonktürel bazı politik retorik ve semboller olmuştur.