Yine kaybedenlerin hikâyesi bu. Onların sayıları milyonlarla ifade ediliyor. Sistemi elinde tutan zenginlerin sayısı ise yüzlerle sadece. Büyük Britanya sistemin adaletsizliği, ileri kapitalizmin insanlara sunduğu uçurumuna bir tanıklık.
Month: July 2020
Romanya’dan Bir Film: Touch Me Not (Dokunma Bana)
Korkularımız vardır, cinselliğimizden, iç dünyamızdan, benliğimizden. Bu korkular bizi kendimizle yüzleşmekten ben’i tanımaktan uzaklaştırır. Çünkü korkularımızla yüzleşmeyiz hiçbir zaman. Sartre’ın dediği gibi aslında bütün kapıları kapattık. Bu kapıları hem kendimize, hem da başkalarına kapattık çoktan biz.
Bir İtalyan filmi: Io Non Ho Paura (Hiç Korkmuyorum)
Filmin tanıtımından: “1970 senesinde İtalya’nın sevimli ve küçük bir kasabasında geçmektedir. 10 yaşında olan Michele, bu güzel kasabada güzel ve masumiyet dolu bir hayatı sürdürmektedir. Bir zaman Michelle, arkadaşlarıyla birlikte birbirlerini korkutma üzerine oyun oynarlarken, birdenbire denk geldikleri bir kuyu ile karşılaşır. Kuyunun içerisinde bilinmemesi ve asla görmemesi gerektiği bir sır vardır. İşte o zaman Michele’nin masumiyet dolu olan yaşamı, o andan sonra değişiverecektir.”
İçimizdeki Kuzeye Bir Yolculuk: Bienvenue Chez Les Ch’tis
Türkçeye “Tayinim Çıktı” adıyla çevrilen Bienvenue Chez Les Ch’tis, “Ch’tis’e hoş geldiniz” anlamını taşıyor. Bu bir Fransız komedisi. Ancak yer yer romantizm ağır basıyor. Kuzey denilince, güneyde yaşayan insanlarca çok soğuk bir yer olarak bilinir Fransa’da filme göre. Postane müdürü olarak kuzeye tayini çıkan adam ise, karısının kendisiyle gelmemesi üzerine, tek başına oraya gitmek durumunda kalır.
Bir Fransız Filmi: “Bu Düşen Bir Toplumun Hikâyesi”
“Bu düşen bir toplumun hikâyesi. Düşerken kendini rahatlatmak için sürekli şunu dermiş: Buraya kadar her şey yolunda.” Le Haine (Nefret) bir Fransız filmi. Türkçeye “Protesto”
Özgürlüğün Çağrısı
Özgürlük altından değerli, elmastan daha parlaktır. O yalnız kendisini değil, çevresini de aydınlatır ona sahip olan canlıda. Jack London’ın “Vahşetin Çağrısı” adlı kitabında evcilleştirilmiş; ama
Esnafspor
12 Eylül’den sonra, özellikle gençleri futbol turnuvaları düzenleyerek politikadan uzaklaştırmak hedefleniyordu. Bu amaçla Havza’da o zamanlar birçok futbol takımı kurulmuştu. Bu takımlardan birisi de “Esnafspor” idi.
Kitlelerin Kendi Kendilerini Yönetecek Güçleri Vardır
Anarşizm dogmatik bir kuram olmadığından ve her türlü otoriteyi reddettiğinden, tek bir kategori altında birleştirmek de zordur anarşist düşünceleri. Farklı düşünce biçimleri ve yaklaşımlar ortaya çıkmıştır bu yüzden. Bu da aslında bir zenginliktir. Ancak çok genel olarak şunu söyleyebiliriz belki, anarşizm özgürlüğü arar ve bireyi de toplumun içinde sıradan bir üye olarak ele almaz, bireyin özgünlüğünü ve birey olmaktan kaynaklanan haklarını da arar, onları korur. Bireyci ve toplumsal olan çeşitleri vardır.
Geleceğin Toplumu
Google’da “geleceğin toplumu” yazıp arayınca birinci sırada benim bu konudaki yazılarım geliyor. Geleceğin toplumu üzerine son yıllarda yazdığım yaklaşık 20-25 makale. Bu konu üzerinde okur, araştırır, düşünürüm hep. Ama gelecek üzerine ortaya sürdüğümüz düşüncelerin tümü bir varsayımdan ibarettir, her ne kadar bilimsel verileri dikkate alarak yapılsa da. Yani gelecek düşündüğümüzden tamamen farklı da olabilir. Ama yine de belli bir ölçüde ona yönelik düşünceler ileriye süreriz. Bu düşüncelerimizin yanlış çıkabileceğini de kabul ederek. Aslında Yuval Noah Harari’nin yaptığı da bundan başka bir şey değil.
Bayat Ekmek
Bunun üzerine Fuat tekrar barın arkasına geçer, içmeye başlar. Bir yandan da adamı süzmektedir. Adamın küfür etmesi içine oturmuştur. Gerçi kendisi adama yanıt vermiş altta kalmamıştır, ama yine de bu olaya canı sıkılmıştır. Adam hayatının hatasını yapmıştır, Fuat’a uymaması gerektiğini sonradan iyi öğrenecektir. Adam, balığını bayat ekmekle yiyerek rakısını içmektedir. Başka şeyler düşünmektedir, muhtemelen Fuat ile yaşadığı tartışmayı çoktan unutmuştur. Fuat ise tam tersine, adama bakarak içmeyi sürdürmektedir.