Her şeyi ve Herkesi Sorgulamak

Her şeyi ve Herkesi Sorgulamak

Eğer tek bir kişiyi ya da düşünceyi kendimizin üstüne koyduysak bile bir köleyiz demektir.

Geldiğim noktada hiçbir putum, liderim, önderim, idolüm, kutsalım yok; hepsini yıktım çoktandır. Özgürleştim bir parça daha, her geçen gün daha da fazla özgür hissediyorum kendimi.

“Her şeyi sorgulamak karşı çıkmak, yani yeni bir dünya yaratmak demektir.” [1] diyor Krishnamurti.

Burada her şey noktasına dikkat çekmek istiyorum ve herkesi. Bana göre ise, eğer sorgulamadığımız tek bir düşünce ya da kişi varsa, o noktada sorguladığımız diğer şeylerin hiçbir önemi kalmayacağına, yine bir düşünce kafesine gireceğimizi düşünüyorum. Sorgulamaktan şu ya da bu nedenle çekindiğimiz bir düşünce ve kişi bizi tutsak alacaktır. Çünkü onu kendi üzerimize koymuş olacağız. O bizim prangamız ve kafesimizdir artık.

Gerçeğe ve hakikate ulaşmak istiyorsan, yapman gereken tek şey şudur bence: Herkese ve her şeye karşı çıkmak. Bunun dışında hiçbir yol seni gerçek ve hakikate götüremez. Her şeye ve herkese karşı olmak, her şeyi ve herkesi eleştirebilmek, sorgulayabilmektir. Gerçek ve hakikatin yolu budur bence.

***

Herkes gibi benim de kendimde gördüğüm, kendimce olumsuz yönlerim vardı, hâlâ da var. Kimse mükemmel değildir ve olamaz da zaten.

Ama kendimde sevdiğim bir özellik şudur: Hiçbir zaman bana dışarıdan dayatılan düşünceleri sorgulamadan, araştırmadan, yeni şeyler öğrenmeden kabul etmedim. Ve herhangi bir düşünceye dogmatik olarak saplanmadım; hep sorguladım, sorguluyorum ve sorgulayacağım. Kendimi de.

Ve yıllardır birçok konuda kendi bireysel evrimimde yeni düşüncelerim, bakış açılarım oluştu bu özelliğim sayesinde. Özgürlük ve eşitlik düşüncesini hakikate, gerçeğe ulaşmayı ana rehberim yaparak, her şeyi ve herkesi eleştirmeye, sorgulamaya ve yapabildiğim ölçüde gerçeğe ulaşmaya çalışıyorum yıllardır.

Bütün düşüncelerimi tek başıma, kendi kendime ve yıllar içinde okuyarak, araştırarak, sorgulayarak oluşturdum. Geldiğim noktadaki düşüncelerim size uymayabilir. Bana göre “doğru, gerçek” size göre “doğru ve gerçek” olmayabilir. Ya da tam tersi. Sizin “gerçek ve doğru”nuz bana uymayabilir. Bu nedenle kimseyi kendi inandıklarıma ikna etme çabasına girmiyorum. Herkes istediğine özgürce inansın. Uymasına, onaylanmasına da gerek duymuyorum. Ama şunu bilin ki, bu düşüncelerim uzun yılların okuma, araştırma ve sorgulama evrelerinde oluştu, her an oluşmaya da devam ediyor. Yani en azından kendi aklımla arayarak ulaştım, ulaşıyorum bu düşüncelere.

***

“Gerçek inisiyatife sahip olmak, yani yaratıcı olmak için özgürlüğün olması gerekir ve özgürlüğün olması için de zekânın olması gerekir. O halde zekâyı engelleyen şeyin ne olduğunu araştırıp bulmak zorundasınız. Hayatı incelemek, toplumsal değerleri sorgulamak zorundasınız. Korktuğunuz için herhangi bir şeyi kabullenmemelisiniz.” [2] diyor yine Krishnamurti.

Katılıyorum onun düşüncesine. Tabi bu korku, sadece tek bir korkudan ibaret değildir. Daha çok insan kendi mahallesinden çekinir. Kendi mahallesinde egemen olan resmi ideolojiyi, inancı… eleştirmekten çekinir. Çünkü bunu yaptığında, o mahallede bu davranışının ya da düşüncelerinin olumsuz yansıması olacağını bilir. O halde neden düşüncesini açıkça ortaya koysun ki, diye düşünür. Susar, kabullenmiş gibi yapar, sessiz kalır, ya da övmeye devam eder ideolojisini, inancını ya da başka bir düşünceyi.

Özgürlüğü engelleyen sadece devlet ya da onun resmi ideolojisi değildir. Devlet, resmi ideoloji özgürlüğün önünde büyük engeldir. Özgürlüğü engelleyen başka iktidarlar da vardır: Mikro iktidarlar gibi.. Bu mikro iktidarlar da içinde bulunduğumuz mahallede ve her yerde egemen olan birçok çeşit küçük biçimlerinden oluşur. Bizi siyasal iktidarla birlikte şekillendiren ve cesaretimizi elimizden alan işte budur: Mikro iktidarlar. Foucault, bu konuya çok dikkat çekmiştir.

Bugün geldiğim noktadaki düşüncelerimi bu sorgulayıcı, araştırmacı tavrıma borçluyum. Bu anlamda hiç kimseye de bir borcum yok, tamamen kendi kendimi oluşturdum, oluşturmaya da devam ediyorum olduğum şekliyle. Bitmiş bir süreç değil, ölünceye dek devam edecek. Bundan sonra da bana dışarıdan verilen veya dayatılan hiçbir düşünceyi kabul etmem mümkün değildir.

Daha önce de yazmıştım, hayata bakış açımda Max Stirner’in sözünü rehber edindim: “Hiçbir şey benden üstün değildir.”

Eğer tek bir kişiyi ya da düşünceyi kendimizin üstüne koyduysak bile bir köleyiz demektir.

Geldiğim noktada hiçbir putum, liderim, önderim, idolüm, kutsalım yok; hepsini yıktım çoktandır. Özgürleştim bir parça daha, her geçen gün daha da fazla özgür hissediyorum kendimi.

Erol Anar


1 Krishnamurti: Yeni Bir Yaşam, Omega Yayınları, 2010, sayfa 217. https://www.amazon.com/Yeni-Bir-Yasam-Jiddu-Krishnamurti/dp/9754689814

2 Age.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!