egosantrik uçurum
apansız geldi
ve birden anlatmaya başladı
benimle değil
sanki kendisiyle konuşuyordu
geçmişini arıyordu herkes gibi
yeni semalar eklemek istiyordu sanki
geçmişin kül rengi gökyüzüne
ve belki yapabilirse
taşları yerli yerine koymak
plansızca beni de ortak etmişti buna
egosantrik düşünceler hayatlar dedi
ve devam etti
bunu yapabilmek için
alyuvarlarımı mı yemeliyim yoksa
kendi deyişiyle uyumsama yapıyordu
bana veda ettiğinde
hâlâ ilk gençliğindeydi
türkünüzü söylemeye devam dedi
ve öylece gitti
kitap
birisiyle konuştum bugün
eski bir okurum imiş
yalnız deǧildi
dediğine göre on yedi yaşını ikiye katlamıştı çoktan
ama on yedi yaşını da beraberinde getirmişti
bir de benim yazdıǧım bir kitabı
siktir et kitabı dedim
sen bana on yedi yaşından
ve hayattan söz et
yumurta
iki yumurta tokuşturulduğunda
birisi kırılır
bazen ikisi de
doğrular yumurta gibi tokuşturulmaz
fakat tokuşturulsa
birisi kırılır
bazen ikisi de
İşte o zaman ortada
ne doğru kalır
ne de yanlış
erol anar
“hayat zayıfları affetmez”, 2012