Düşsel Bir Dünyaya Yolculuk: Pan’s Labyrinth (Pan’ın Labirenti)

Düşsel Bir Dünyaya Yolculuk: Pan’s Labyrinth (Pan’ın Labirenti)

Yarı gerçek, yarı masalsı bir film olan Pan’ın Labirenti 100’un üzerinde ödül kazanmış bir film.

Film gerçeklik ve fantezi dünyasını bence başarıyla birleştiriyor, ama her iki labirentten de çıkışa izin veriyor. İzlemeye değer bir film diyorum, hem alabildiğine gerçek, hem de alabildiğine büyülü dünyalar arayanlar için ideal bir film.

Kara fantezi türündeki film Guillermo del Toro tarafından yazılıp yönetilmiş. Meksikalı Toro, en iyi yönetmen dalında Oscar ödülü de kazandı, birçok ödülün yanısıra. Üç Akademi ödülü de kazanan film, bunların yanısıra uluslararası alanda toplam 103 ödül kazandı. Ayrıca gişe hasılatı da iyi oldu filmin.

Yarı gerçek, yarı masalsı bir film olan Pan’ın Labirenti, size düşsel bir dünyanın olağanüstü kapılarını açıyor. Yeraltından düşsel bir dünyaya açılan masalsı bir kapı bu. Önde İspanya İç Savaşı, arka planda ise, düşsel bir labirentte geçmişteki görkemli krallığa erişmek isteyen küçük bir kız olan Ofelya ve onun dünyası var. 1944 yılında Faşist Franco askerlerinden birisi olan Yüzbaşı ile evlenen annesi ile birlikte, onun yaşadığı köye giderler. Ofelya’nın annesi hamiledir, Yüzbaşının çocuğuna bu nedenle adam onu doğum yaparken yanında istemektedir.

“2006 Cannes Film Festivali’ne Altın Palmiye için yarıştı. Del Toro’nun merakla beklenen filmi Labirent, İkinci Dünya Savaşı sonrasında geçen fantastik bir yolculuğun hikâyesi. 10 yaşındaki Ofelya yeni taşındığı evin arka bahçesinde esrarengiz bir labirent keşfeder. Labirentin içerisinde yaşayan Pan adındaki yaratık küçük kızın tüm yaşamını değiştirecektir.” (Tanıtımdan)

“Yaşlandıkça hayatın peri masallarına benzemediğini göreceksin.”

Filmden bazı sözler

“Yaşlandıkça hayatın peri masallarına benzemediğini göreceksin. Dünya acımasız bir yerdir. Ve acıtsa bile bunu öğreneceksin.”

“İtaat etmek… sorgulamadan … Bu sadece sizin gibilerin yaptığı bir şey.”

“Uzun yıllar önce, hüzünlü, uzak bir diyarda, kaba, siyah taştan yapılmış devasa bir dağ vardı. Günbatımında, o dağın tepesinde, her gece onu kopartanı ölümsüz kılan sihirli bir gül açıyordu.”

“Merhaba ben Prenses Moanna ve senden korkmuyorum.”

İzlemeye değer bir film diyorum.

Filme yönelik bazı eleştiriler

“Şaşırtıcı derecede çılgın.” Nigel Andrews, Financial Times

“Bu, tam anlamıyla zarif bir şekilde gerçekleştirilen fantastik bir alem, klasik bir romanın uyarlaması olabilir. Ama yine de kaynak, Del Toro’nun kendi geniş hayal gücüdür.”  Mary Corliss, Time Magazine

“Del Toro muhteşem bir hikâye anlatıcısıdır ve bu aşk emeği, onun birçok başyapıtından birisidir.” Allison Rose, FlickDirect

Film gerçeklik ve fantezi dünyasını bence başarıyla birleştiriyor, ama her iki labirentten de çıkışa izin veriyor. İzlemeye değer bir film diyorum, hem alabildiğine gerçek, hem de alabildiğine büyülü dünyalar arayanlar için ideal bir film.

Erol Anar

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!