Paralel Evrenler Diyarında

Paralel Evrenler Diyarında

“Bir yol var ve tüm varoluşların yolu o yoldan geçiyor. Bir varoluşunuz o an dikkatini korumayıp yola atlıyor ve araba çarpıp ölüyor. Diğer bir varoluşunuz aynı şekilde yola atlıyor, ama ölmüyor, yoğun bakıma kaldırılıyor. Diğer varoluşunuz tam yola atlayacakken, arkasından gelen birisi tarafından son anda geri çekiliyor. Bu varoluşlar böyle sonsuza kadar devam ediyor. Başka bir örneğe göre şu anki varoluşumuz ölümsüzlüğün olduğu noktaya kadar uzanacak ancak diğer varoluşlarımız ölecek. Ölen birisinin diğer varoluşu hâlâ yaşamaya devam ediyor.”

                                                     “…kesinlikle bir yere varırsın, tabi eğer yeteri kadar yürürsen.”[1]

                                                                                                                                            Alice Harikalar Diyarında

“Alice Harikalar Diyarında” herkesin bildiği gibi Lewis Carol’un ünlü kitabıdır. Burada Alice farklı bir evrene yolculuk yapar. Bu dünya, içinde yaşadığı dünyadan tamamen farklıdır, farklı kuralları vardır; Nesnel gerçekliği, dünyadaki nesnel gerçekliğe uymaz. Çünkü orada hayvanlar konuşurlar ve çok farklı, bu dünyada olmayan çeşitli kurallar vardır. Dolayısıyla tamamen farklı bir yerdir burası.

İşte günümüzde de “Paralel Evrenler teorisi” aşağı yukarı böyle bir tez ileri sürüyor. ‘Bizim dünyamıza benzeyen, şu anda yaşadığımıza benzer çok sayıda sonsuz sayıda paralel evren olabilir ve bunlar farklı gerçeklikler, hatta farklı fizik yasaları içerebilir.’ deniliyor. Dünyadaki fizik kurallarından farklı kuralları olabilen, sonsuz sayıda evrenler var olabilir bu teoriye göre.

Sicim teorisi ya da evrimleşerek geldiği aşamadaki M teorisi bilim kurgu filmlerine bile taş çıkartacak ölçüde fantezi olarak görülebilir. Ancak şu bir gerçek ki şu anda Her şeyin Teorisi’ni açıklamaya en yakın olarak bu kuramlar olarak bu teoriler duruyor.

Sicim Teorisi bana mantıklı ve bilimsel geliyor. Daha geniş anlamda düşündüğümde bir gün bunun kanıtlanabilir olduğuna da inanıyorum bazı fizikçiler gibi. Şu an için teknolojik olarak bu mümkün değil, ama bazı fizikçilerin umduğu gibi yüz yıl içinde açığa çıkabilir her şey. Bu teoriyi saygın fizikçiler savunuyor: Michio Kaku, Brian Greene, Stephen Hawking,[2] Edward Witten, Juan Maldacena… fizikçiler savunuyorlar.

Bu teoride beni en çok çeken şey bir çeşit ölümsüzlük düşüncesi olmasıdır. Çünkü eğer benden sonsuz sayıda kopya varsa, dolayısıyla bu dünyada öleceğim, ama diğer bir evrende yaşamaya devam edeceğim kendi bilincimle demektir bu. Reenkarnasyon ya da mistik ruhsal olarak değil, kendi öz bilincimle, bilimsel anlamda. Çünkü eşzamanlı olarak şu anda belki de başka evrenlerde yaşıyor olabilirim. Yani burada ölüp başka bir şey olarak doğmuş olmayacağım. Burada gerçekleştiremediğim düşlerimi, diğer Evrenlerdeki eşbenliklerim gerçekleşiyor olabilir. Ayrıca beynimiz sadece üç boyutu algılayabiliyor şimdilik.

İşte aynı şekilde bunu bazı fizikçiler, Evrenler’in de bir süre sonra tekrar ederek birbirine benzeyeceğini (farklılıklarıyla birlikte) ve bunun böyle sonsuza kadar sürebileceğini öne sürüyorlar. Öyleyse ben de tekrar edeceğim ve kopyalarım olacaktır başka evrenlerde. Evrenler, birbirini tekrar etmeye başlayacaktır. Bu nedenle “Bizimkinin tıpkısı bir Evren ya da 10 Evren ya da belirsiz sayıda, sonsuz sayıda Evrenler oluşacaktır.”

Bu teorinin dinsel ya da mistik bir inançla ilgisi yok. Örneğin tek tanrılı dinlere göre insanın tek bir varlığı vardır ve o ölünce öteki dünyaya gider. İnsanın ne eşbenliği ne de başka bir kopyası vardır dinlere göre. Bu teori, spiritüel ya da reenkarnasyon da değil. Çünkü reenkarnasyon adı üzerinde yeniden doğuş, burada oluyorsunuz ve ruhunuz başka bir bedende yeniden dünyaya geliyor. Paralel Evrenler teorisine göre ise eşbenliklerimiz aynı anda birçok Evren’de var oluyor.

Dolayısıyla şu anda benden sınırsız sayıda kopya Evren’de bulunuyor olabilir. Farklı boyutta yaşadığımız için bu kopyalarla karşılaşmıyoruz.  Ama gelecekteki teknoloji başka bir evrene geçişimize kapı açabilir. Yani sonuç olarak bu bir bilim kurgu fantezisi ya da spiritüel, dinsel ya da inançsal bir açıklama değil; bizzat bilimsel bir teori ve Her şeyin Teorisi’ni de açıklamaya en yakın aday fizikçilerin dediği gibi.  Henüz kanıtlanamadı, ama çürütülemedi de.

MIT ‘den Max Tegmark’ın inancına göre önümüzdeki elli yıl içinde “bu ‘paralel evrenlerin’ varlığı, bundan 100 yıl önce ‘ada evrenler’ adı verilen başka galaksilerin varlığından daha fazla tartışmalı olmayacaktır.”[3]

“Kerr, dönen bir kara deliğin Schwarzschild’in varsaydığı gibi çökerek nokta benzeri bir yıldıza dönüşmeyeceğini, çöktüğü zaman dönen bir halka oluşturacağını buldu… Eğer bu kişi dönen halkanın içinden ikinci bir kez geçecek olursa, bambaşka bir evrene girer. Aslında dönen halkaya ardı ardına yapılan girişler, bir asansördeki ‘yukarı’ tuşuna basılmasına çok benzeyen bir şekilde kişiyi farklı paralel evrenlere götürecektir.”[4]

Örneğin bir örnekte şöyle deniliyor: Hitler 2. Dünya Savaşı’nı kazanmış olabilir ve Amerika’da faşist bir hükümet devam ediyor olabilir, bu içinde yaşadığımız zamanda.[5] Yani dünyadaki nesnel gerçeklik ve fizik kuralları diğer tarafa uymayabilir, o evrenlerin kendilerine özgü gerçekliği olabilir.
Bu Evrenler, sabun köpüğüne de benzetiliyor iç içe geçmiş ya da birbirinden koparak iki farklı köpüğe dönüşmüş baloncuklar gibi. Sonsuz sayıda sabun köpükleri gibi, sonsuz sayıda Evrenler.

Sicim Teorisi bana mantıklı ve bilimsel geliyor. Daha geniş anlamda düşündüğümde bir gün bunun kanıtlanabilir olduğuna da inanıyorum bazı fizikçiler gibi. Şu an için teknolojik olarak bu mümkün değil, ama bazı fizikçilerin umduğu gibi yüz yıl içinde açığa çıkabilir her şey.

Bu konuda başka bir örnek şu: Paralel evrenlerin birbirine benzeyebileceği, en azından bir kısmının. Örneğin bir deste oyun kâğıdında 52 kart var deniliyor, şimdi bu kartları dört kişi arasında dağıtırsak; ya da poker oynadığımızı düşünün beş kişi arasında, beşer kağıt verelim herkese. Benim elime diyelim ki dört papaz geldi. Daha sonra bir kez, on kez, yüz kez, bin kez ve sonsuz kere kağıtları dağıtmaya devam ettiğimizde, bana tekrar dört papaz gelecektir, sonra bir kez daha dört papaz gelecektir. Bu böylece aralıklarla belirli olmayan süreler içinde tekrar edecektir sonsuza dek. Yani oyundaki eller tekrar edecektir. İşte aynı şekilde bunu bazı fizikçiler, Evrenler’in de bir süre sonra tekrar ederek birbirine benzeyeceğini (farklılıklarıyla birlikte) ve bunun böyle sonsuza kadar sürebileceğini öne sürüyorlar. Öyleyse ben de tekrar edeceğim ve kopyalarım olacaktır başka evrenlerde. Evrenler, birbirini tekrar etmeye başlayacaktır. Bu nedenle “Bizimkinin tıpkısı bir Evren ya da 10 Evren ya da belirsiz sayıda, sonsuz sayıda Evrenler oluşacaktır.”

“Bir yol var ve tüm varoluşlarının yolu o Paralel Evrenler teorisine göre, ‘Ben seçtim seçimimi, seçmediğimi paralel ikizim seçiyor ve uyguluyor, ancak hangi yaşta ve hangi kimlikte, bilinmesi çok zor bir durum; kısaca bu açıklamaya göre, yani paralel ikizlerimizin hepsi aynı anda bir etkileşim halinde. geçiyor. Bir varoluşunuz o an dikkatini korumayıp yola atlıyor ve araba çarpıp ölüyor. Diğer bir varoluşunuz aynı şekilde yola atlıyor, ama ölmüyor, yoğun bakıma kaldırılıyor. Diğer varoluşunuz tam yola atlayacakken, arkasından gelen birisi tarafından son anda geri çekiliyor. Bu varoluşlar böyle sonsuza kadar devam ediyor. Başka bir örneğe göre şu anki varoluşumuz ölümsüzlüğün olduğu noktaya kadar uzanacak ancak diğer varoluşlarımız ölecek. Ölen birisinin diğer varoluşu hâlâ yaşamaya devam ediyor.” [6]

Paralel Evrenler teorisine göre, ‘Ben seçtim seçimimi, seçmediğimi paralel ikizim seçiyor ve uyguluyor, ancak hangi yaşta ve hangi kimlikte, bilinmesi çok zor bir durum; kısaca bu açıklamaya göre, yani paralel ikizlerimizin hepsi aynı anda bir etkileşim halinde.

Aslında böyle düşününce ölümün varlığı da ortadan kalkıyor, bir kez doğan birisi sonsuza kadar yaşayabilir. Bir Evren’de ölür, diğerlerinde yaşamaya devam eder. Yani kendimizi güncellememiz ve belki de her şeyi yeniden sorgulamamız gerekiyor bilimsel gerçekler ışığında.[7]

Bu teoriyi bir anda anlamak çok zor.  Çoklu Evren teorisi bana da mantıklı geliyor. Sonsuza kadar çoğalan evrenler,  birçok evren olabilir sürekli genişleyen bir ortamda. Bu anlamda baktığımızda bunun yanı sıra Michio Kaku gibi popüler ünlü fizikçilerin savundukları dikkate alınabilir. Tüm bunları görebilmek felsefe, sosyoloji ile fiziği entellektüel bir anlamda birleştirebilmek için fizikçi olmaya gerek yok diye düşünüyorum. Tabii ki öğrenerek araştırarak formüllerle değil belki, ama felsefi olarak bir bakış açısı geliştirmenin mümkün olduğunu düşünüyorum.

Michio Kaku’nun yazdığına göre Bilimsel yayınlarda yoğun bir şekilde tartışılan en az üç tür paralel evren bulunmaktadır: Bunlar,

  1. hiper uzay veya daha üst boyutlar,
  2. çoklu evren
  3. kuantum paralel evrenlerdir.[8]

Süpersicim teorisi evrim geçirerek M teorisi olarak kabul edildi son olarak.

‘On birinci boyutta membran adı verilen yeni bir nesne (bir kürenin yüzeyi gibi) var olabilir. Şaşırtıcı bir gözlem, işte burada başlıyordu: Eğer on bir boyuttan on boyuta düşülecek olursa, beş sicim kuramının hepsi birleşerek tek bir membranı eydana getiriyordu. Dolayısıyla beş sicim kuramının hepsi de yalnızca bir membranı on bir boyuttan on boyuta taşımanın farklı yollarıydı.’[9]

Paralel Evrenler teorisine göre, ‘Ben seçtim seçimimi, seçmediğimi paralel ikizim seçiyor ve uyguluyor, ancak hangi yaşta ve hangi kimlikte, bilinmesi çok zor bir durum; kısaca bu açıklamaya göre, yani paralel ikizlerimizin hepsi aynı anda bir etkileşim halinde.

Ama yine de onların varlığını fark edemiyoruz, çünkü üç boyutun ilerisini algılamaya beynimizin sınırları izin vermiyor bugün için. Belki geleceğin teknolojisi ile Evrenler arası geçiş yapabileceğiz. İşte o zaman beynimizin algılama kapasitesi de genişleyebilir, bunu yapabildiğimiz ölçüde. Ya da beyne eklenebilecek teknolojik çip ya da başka eklentilerle diğer Evrenleri fark edebiliriz.

Örneğin anlık dejavular bir şekilde açıklanabilir, ancak uzun süreli dejavuları açıklamak daha zor. Bu noktada Paralel Evrenler teorisi devreye girebilir işte. Paralel Evren teorisi hem felsefe, hem fizik, hem de psikoloji ile bağlantılı. Çünkü örneğin daha uzun süreli anlık olmayan andan uzun süreli dejavularda Paralel Evrenler arası etkileşim olabileceği öne sürülüyor.  Dolayısıyla bu dejavular, diğer Evren’deki eşbenliğin (ya da eşbenliklerin) yaşadığı deneyimler ile ilişkilendiriliyor.

Bilimsel olarak bir kişi bir gecede 1 günde 1000 kadar rüya görmektedir. Bu rüyaların ancak en fazla iki üç tanesini hatırlayabilir.[10]

İşte bu rüyaların eş benliklerimiz, başka Evrenlerdeki ikizlerimizin bize yansımaları, etkileşimleri sonucu olabileceği düşünülüyor.

Bazı teorisyenlere göre, ‘Rüyalar aracılığıyla farklı Evrenler’e bağlanıyoruz, bu bağlandığımız Evren’lerde yaşadığımız yaşamlardaki bilgileri, bulunduğumuz dünyadaki beden ve zihnimize kaydediyoruz. Ardından uyandığımız zaman o bilgiler ışığında bir takım şeyler yapıyoruz ve belki güzel bir yazı yazıyoruz, belki de güzel bir şey icat ediyoruz.’ Yani buna göre, rüyalarımızın diğer paralel evrenlerle oradaki eş benliklerimizle kopyalarımızla ilişkisi var.

Evet bu teori ilk bakışta sağduyuya çok uygun gelmiyor, daha çok fantastik bir bilim kurgu filmi gibi geliyor ilk bakışta insana. Ancak bu kuantum dünyasındaki gelişmeler ile birlikte deneylerle kanıtlanan bazı olguların çeşitli teorilerin birleştirilmesiyle oluşan bir bakış açısına ihtiyaç var. Bu da Hawking ve birçok fizikçinin üzerinde çalıştığı Her şeyin Teorisi. Dolayısıyla bilimsel bir bakış açısı bugün %100 kanıtlanmamış olsa bile gerçeğe en yakın teorilerden birisi olarak görülüyor ve günümüzdeki en saygın bilim insanları bu teoriyi destekliyor.

Evet bu teori ilk bakışta sağduyuya çok uygun gelmiyor, daha çok fantastik bir bilim kurgu filmi gibi geliyor ilk bakışta insana. Ancak bu kuantum dünyasındaki gelişmeler ile birlikte deneylerle kanıtlanan bazı olguların çeşitli teorilerin birleştirilmesiyle oluşan bir bakış açısına ihtiyaç var.

Sicim Teorisi: Bilimsel bir tez mi, yoksa felsefe mi?

Bence ikisi iç içe geçebilir. Yani hem fizikte bir olgu olabilir, hem de bir felsefi bir bakış açısı sunabilir. Yine de fizikte kanıtlanamayan bir olgu, gerçek olarak kabul edilmez. Ancak buna rağmen bir gün kanıtlanabilir, o teknolojik ve bilimsel ilerlemeye ulaştığımızda.

 “Bir şeye olası bütün yönleriyle bakmayı ihmal etmemeliyiz, yani fizikçiler Babil matematiğine yönelirler ve değişmez aksiyonlardan yararlanarak kesin usa vurma yapmaya pek yanaşmazlar. Doğanın en şaşırtıcı özelliklerinden biri de olası yorum sistemlerinin çeşitliliğidir; bunun yasaları niteliğinden özel ve narin olmalarından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.”[11]

İşte bu bilimsel bir bakış açısıdır Feynman’ın yaptığı. Dolayısıyla bilim, konuya birçok yönlerden bakabilmeyi ve onu analiz edebilmeyi gerektirir; burada değişmez görülen yasaların bile gün gelip değişebileceği görülebilir ve bu şaşırtıcı olmayabilir. Ya da bugün tamamen doğru olarak görülen bir tezin yarın yanlış olduğu ortaya çıkabilir; ya da yanlış olarak görülen bir tezin doğru olduğu ortaya çıkabilir. Örneğin kuantum mekaniğinde olduğu ve birçok kez kanıtlandığı gibi.

Aslında her fiziksel teorinin bir felsefesi vardır. Yani fizik felsefe ile doğrudan ilişkilidir. Fizik biliminin felsefeden farkı, felsefi tezlerin kanıtlanmasının gerekli olmadığıdır. Ancak fiziksel teoriler kanıtlanmak zorundadır, çünkü bilim böyle işler.

https://www.youtube.com/watch?v=7tkbj80E8Ek

“Süper sicim kuramı, Büyük Patlama’dan önce neler olduğunu inanılmaz bir şekilde öngörmektedir. Süper sicimlere bakılacak olursa, başlangıçta evren günümüzdeki gibi dört boyutlu (üç uzay boyutu ve bir zaman boyutu) değil, on boyutluydu. Bununla beraber, on boyutlu evren, kararsız oluşu nedeniyle iki parçaya ‘kırıldı’, dört boyutlu küçük bir evren, evrenin geri kalanından ayrıldı.”[12]

Bir belgeselde çoklu Evren teorisini değerlendiren bir fizikçi söyle diyordu: “Bu bir felsefe mi bir fizik teoremi mi?”

Bence ikisi iç içe geçebilir. Sicim teorisi hem fizikte bir olgu, hem de bir felsefi bir bakış açısı sunabilir. Yine de fizikte kanıtlanamayan bir olgu, gerçek olarak kabul edilmez. Ancak buna rağmen bir gün kanıtlanabilir, o teknolojik ve bilimsel ilerlemeye ulaştığımızda. Aşağı yukarı yüzyıl içinde bu teorinin kanıtlanabileceği düşüncesi ileri sürülüyor. Bu ikisi yani felsefe ile bilim bir yerde birleşince, belki çok daha açıklayıcı olabiliyor bazı şeyler böyle düşünüyorum.

Dünyanın en saygın bilim insanlarının savundukları bu teori, bir felsefe değil elbette sonuçta bir fizik teorisi. Ama bugünün teknolojisiyle ispatlanamıyor. Ancak diğer bir yönü de var olayın: Çürütülemiyor da. Bunu savunan fizikçiler em geç yüz yıl içinde bu teorinin ispatlanabileceğini düşünüyorlar. Yani bir mistik inanç gibi inanmıyorlar, bilimsel öngörülerden yola çıkarak bu teoriyi savunuyorlar. Elbette bu teori bir gün çürütülürse onu savunan bilim insanları da vazgeçerler. Ancak henüz çürütülmedi ve Her. şeyin Kuramı’nı açıklamaya da en yakın teori hâlâ.

Henüz kanıtlanamamış olsa da Michio Kaku’nun dediği gibi, “Başka hiç bir kuram, böyle bir iddiada bulunamaz. Doğrusu istenirse, bu teorinin hiç bir rakibi bulunmamaktadır: Kuantum ve görelilik kuramları arasında tutarlı bir birliktelik sağlamak için, halihazırda başka hiç bir yol mevcut değildir.”[13]

Feynman, günümüzdeki bazı yasaların da tam olarak doğru olmadıkları sonradan ortaya çıkabilir diyor. [14]

Bazı fizikçiler sicim teorisinin nasıl test edilebileceğini soruyorlar. Evet bu sicimler test edilemeyecek kadar küçükse, o zaman bunun bir bilimsel bir teoriden çok bir felsefe olduğunu söylüyorlar ve eğer test edilemezse bir fizikçi de ona kimsenin inanmayacağını söylüyor. Bu teori henüz kanıtlanamadı belki, ama çürütülemedi de.

Sicim teorisinin (String theory) genel görelilik ile kuantum mekaniğini birleştirebileceği düşünülüyor onu savunanlarca. Bu teorinin test edilmesi çok zor görünüyor şimdilik fakat bir fizikçinin söylediği gibi “100 yıl sonra gelin, ben size ne olduğunu söyleyeceğim.” Yani yüz yıl içinde her şeyi birleştiren bir teori diyelim ki sicim teorisinin doğru olup olmadığı test edilebilir. Belki de şu an için bu çok zor görünse bile.

Bence çağımızın fizikçisi, astrofizikçisi, entelektüel olmak zorunda da aynı zamanda; hem sosyoloji, hem de felsefeden yararlanmak zorundadır. Dolayısıyla günümüz entelektüeli biyoloji, antropoloji, felsefe sosyoloji ve psikolojiye bütünsel olarak bakabilen, fizikten yararlanabilen kişidir. Sadece sosyal bilimler alanında düşünce öğreten bir insan olmamalı diye düşünüyorum bu anlamda entelektüeli.

Teoriye göre bu stringler (sicimler) o kadar küçüktür ki eğer bir atomu güneş sistemi kadar büyütürsek bu string bir ağaç boyutunda olabilir yani o derece küçüktür deniliyor fizikçiler tarafından.[15]

Bu son derece küçük stringler (sicimler) titreşen enerji iplikçikleridir. Çünkü bunlar çok küçüktür, bunun için  de ölçülmesi son derece güçtür, ama imkânsız değildir, bir gün ölçülebilir. Bu sitringler o kadar küçüktür ku, atomu oluşturan nötron, proton ve elektronlardan daha küçük olan kuarklardan da küçüktür bu teoriye göre.

“Süper sicim kuramı, belki de şimdiye kadar önerilmiş en çılgınca kuramdır ve onun altında yatan, adına süper simetri denilen simetri de aynı derecede gariptir. Süper simetrinin doğada hiç bulunmaması, biraz komiktir. Şimdiye kadar yalnızca kâğıt üzerinde var olmuştur, fakat o denli güzel ve ikna edici bir kuramsal araçtır ki, fizikçilerin çoğu süper simetrinin eninde sonunda keşfedileceğine muhakkak gözü ile bakmaktadırlar.”[16]

Böylece string (sicim) teorisi Kuantum mekaniği ile genel görelilik tezini birleştirmeyi denemiştir.

“M-kuramının yaratılış sorusuna nasıl yanıtlar verdiğini de tartışacağız. M-kuramına göre tek evren bizimki değil. Aksine, M-kuramı çok sayıda evrenin yoktan var edildiğini öngörür. Bu evrenlerin yaratılışı doğaüstü bir gücün veya Tanrı’nın müdahalesini gerektirmez. Aslında bu çokluevrenler kendiliklerinden fizik yasasından doğarlar. Onlar bilimin öngörüsüdür. Her evren pek çok olası geçmişe ve şimdiki zaman gibi yaratılışından çok sonraki bir zamana karşılık gelen pek çok olası duruma sahiptir.”[17]

Hawking, M Kuramı’nın tamamlanmış bir evren kuramı olmaya tek aday olduğunu söylüyor.[18]

M-kuramı* 5 adet sicim kuramını ve süper kütleçekimi kuramını kuramını birleşik bir kuram. Bu kuram Kuantum kuramı ve Genel Görelilik için kombine bir açıklama yapmaya çalışıyor.

Ancak bunun henüz kanıtlanmadığını ve belki de hiç kanıtlanamayacağını öne süren fizikçiler olduğunu da söylemek gerekir. Ancak bana M Kuramı gayet mantıklı, evreni ve olası evrenleri açıklayabilecek yenilikte bir kuram olarak geliyor ve gayet de bilimsel, aynı zamanda felsefi derinliği olan bir kuram.

Devam edecek…

Erol Anar

Kasım 2018

Paraná-Brezilya

Not: Bu Yazı 11 yazılık bir dizinin bir bölümüdür. Bu dizinin hazırlanmasında aşağıdaki kaynaklar kullanılmıştır:

Dipnotlar

* M-Kuramı, Süpersicim Kuramının yeni adı olarak kabul edilmiştir. “İkinci Süpersicim Devrimi” olarak bilinir.

[1] Alice Harikalar Diyarında, Lewis Carroll, sayfa 49 – İş Bankası Kültür Yayınları

[2] “Sonra, Hawking 2002 yılında tekrar fikir değiştirdi ve Gödel’in eksiklik kuram ımn ilk düşüncelerine ilişkin ölümcül bir hataya işaret ediyor olabileceğini bildirdi. “Eğer belirli sayıda ilkeler şeklinde formüle edilebilecek nihai bir kuram bulunamadığı takdirde, bazıları büyük bir hayal kırıklığına uğrayacaktır. Ben böyle düşünenlerin safında yer alıyordum, fakat fikrimi değiştirdim… Gödel’in kuramı, matematikçilerin daima bir iş bulabileceğini garanti etmişti. M kuramının da fizikçiler için aynısını yaptığını düşünüyorum ” diye yazıyordu.” Michio Kaku: Olanaksızlığın Fiziği, Odtü Yayınları, 3. Başım: Ekim 2015, Ankara,  sayfa 335.

[3] Michio Kaku, age, sayfa 268.

[4] Michio Kaku: Olanaksızlığın Fiziği, Odtü Yayınları, 3. Başım: Ekim 2015, Ankara,  sayfa 335.

[5] Paralel Evrende Yaşamak Uzay Belgeseli, You Tube.

[6] Evrende 4 boyut ve Ötesi Boyutlar arası Geçişler Görünmeyen Boyutlar, Popüler Bilim TV, You Tube.

[7] Düşünce biçimi hiçbir zaman statik ve skolastik olmadım, geçmişte yazdığım yazılara baktığımda onlarda da güncellemeler ve düzeltmeler yaparım. Örneğin okuduğum bir kitapta bir gazeteci Foucault’ya sürekli “1960’da şöyle dediniz, 1950’de bunu dediniz, oysa şimdi bunu diyorsunuz.” dediği zaman o,  “Neden bana sürekli geçmişte söylediğim şeyleri getiriyorsunuz O zaman onu demiştim, ama şimdi böyle diyorum gibi bir şey söylüyorum.” Bu tutarsız olmak değil, zaman içerisinde gelişim ve dönüşüm göstermektir. Dolayısıyla bu kadar yazı yazdığımızda elbette o yazılan içinde çelişkilerimiz, hatalarımız, eksiklerimiz, yanlışlarımız olacaktır, bugünden baktığımızda. Çünkü bugünden farklı bakabiliriz herhangi bir konuya. Dolayısıyla bunda bir düzeltme yapmak, gerileme değil, tam tersine ilerlemenin yolunu açabilir. O yüzden benim düşüncem her zaman gelişkin bir düşünce ve bilimsel gerçekliğe, bilimsel gelişmeye Endeksli onunla yürüyen bir düşünce olmalı diye düşündüm her zaman. Bu nedenle hatalarımı görmekten onlarla yüzleşmekten ve gerçeğe olan tutkumdan kaçırmam.

[8] Michio Kaku: Olanaksızlığın Fiziği, Odtü Yayınları, 3. Başım: Ekim 2015, Ankara,  sayfa 258.

[9] Michio Kaku: Olanaksızlığın Fiziği, Odtü Yayınları, 3. Başım: Ekim 2015, Ankara,  sayfa 267.

[10] Paralel Evrenler ve Rüyalar Diğer Dünyalar Dejavu, You Tube.

[11] Richard Feynman: Fizik Yasaları Üzerine, sayfa 60.

[12] Michio Kaku-Jennifer Thompson: Einstein’dan Otesi, ODTU Yayincilik, 5. Basım Mart 2016, Ankara, sayfa 13.

[13] Kaku, age, sayfa 15.

[14] Feynman, age, sayfa 65.

[15] Zarif Evren Sicim Teorisi Belgeseli, 19 de fev de 2018.

[16] Kaku, age, sayfa 139.

[17] Hawking: Büyük Tasarım, sayfa. 14.

[18] Hawking: Büyük Tasarım, sayfa. 149.

Kaynakça:

Kitaplar:

Brian Greene: Evrenin Dokusu: Uzay Zaman ve Gerçekliğin Dokusu, Tübitak Yayınları,  Birinci Baskı: 2010-12-01, Ankara.

Brian Greene: Evrenin Zarafeti, Tübitak Yayınları, Ankara.

Nietzsche: Ecce Homo, YKY Yayınları, Çeviren: Can Alkor, Ocak 2000, Istanbul.

Yuval Noah Hararı: Homo Deus Yarının Kısa Bir Tarihi, Kolektif kitap, 1. Baskı, İstanbul, sayfa 429.

Carl Sagan: “Kozmos”, YKY Yayınları, 3. Başım Ekim 1998, İstanbul.

Stephen Hawking: Ceviz Kabuğundaki Evren, Alfa Yayıncılık, 2002, İstanbul.

Stephen Hawking: Büyük Tasarım, Doğan Kitap, 7. baskı / Nisan 2012, İstanbul,

Stephen Hawking: Zamanın Daha Kısa Tarihi, Doğan Kitap, 1. Baskı: Ekim 2006, İstanbul.

Michio Kaku: “Geleceğin Fiziği”, Çevirmen: Hüseyin Oymak, Yasemin Saraç Oymak,Odtü – Popüler Bilim Dizisi, 2016, Ankara.

Michio Kaku: Olanaksızlığın Fiziği, Odtü Yayınları, 3. Başım: Ekim 2015, Ankara,  sayfa 335.

Michio Kaku-Jennifer Thompson: Einstein’dan Ötesi, Odtü Yayınları,, 5. Basım Mart 2016, Ankara.

Bilgi Bilinç ve Yapay Zekâ.

Jean-Paul Sartre: Varlık ve Hiçlik, İthaki Yayınları, 4. Baskı, Kasım 2011, İstanbul.

Richard Feynman: Fizik Yasaları Üzerine, Tübitak Yayınları, 2000, Ankara.

Bertrand Russell: “Felsefe Sorunları”, Kabalcı Yayınevi, Üçüncü Basım: Kabalcı Yayınevi, 1994.

Jean Baudrillard: Tam Ekran, YKY Yayınları, Çeviren Bahadır Gülmez 2. Baskı:İstanbul, Mart 2002.

Jean Baudrillard: Simülakrlar ve Simülasyon, Çeviri: Oğuz Adanır Doğu Batı Yayınları, 6. Başım: Ekim 2011 Ankara.

Michel Foucault: “Kelimeler ve Şeyler”, Bölüm: Vİ, İmge Kitabevi Yayınları, 2, Baskı: Ekim 2001,

Martin Heidegger: Varlık ve Zaman, Agora Kitaplığı, İkinci Baskı Nisan 2011.

Martin Heidegger: Zaman ve Varlık, A Yayınevi, Şubat 2001, Ankara.

Belgesel Filmler:

“O Futuro da Vida em Um Milhão de Anos”, Portugues, You Tube.

The World’s Future in 2100 – An Amazing Future for Humans, You Tube.

O futuro da humanidade, Yuaval Noah Harari, You Tube.

Robô diz que quer destruir Humanos.

Michio Kaku: The Future of Humanity, You Tube.

Two robots debate the Future of humanity

Viagem no tempo,

Michio Kaku Sicim teorisini Açıklıyor videosu, You Tube.

Venüs Gezegeni Türkçe belgesel.

Samanyolu Galaksisi, YouTube.

Gelecekte insan ve teknoloji National Geographic belgeseli.

Nat Geo, Geleceğe Doğru Akıl Karmaşası ve Belgesel Kuşağı.  You Tube.

Comparação do tamanho das Estrelas 2

Big Bang Nat Geo Uzay Belgeselleri.

Zarif Evren Sicim Teorisi Belgeseli, 19 de fev de 2018.

Stephen Hawking ve her şeyin teorisi,

Zamanda yolculuk yapabilir miyiz Stephen Hawking ile National Geographic

Gelecekte insan olacak mı?, Yuval Harari, You Tube.

Paralel evrende yaşamak uzay belgeseli.

11 boyut ve Paralel Evrenler Evrenin Boyutları, You Tube.

Paralel Evrenler ve Rüyalar, Diğer Dünyalar Dejavu Popüler Bilim TV belgeseli.

Makaleler ve Haberler:

Hawking, Öldükten Sonra Tanrı ve Süperinsanlar Hakkındaki Nihai Tahminlerini Yayınladı, Peki Uzmanlar Ne Dusunuyor?, popsci.com.tr

Endüstri 4.0’a karşı Toplum 5.0’i gelecekte neler bekliyor?, Ilgin Yorulmaz, 20 Ekim 2018, https://www.bbc.com/turkce

Bilime Göre Varlık Nedir? http://www.felsefe.gen.tr

Vernor Vinge tarafından yazılan, “Yaklaşan Teknolojik Tekillik: Post-İnsan Döneminde Nasıl Hayatta Kalınır” başlıklı makale.

Yapay Zekâ Turing Testini Geçti, 9 Haz 2014 Güncelleme 06:44 TSİ, http://www.aljazeera.com.tr/

By John Wenz: Our first contact with aliens might be with their robots,  June 28, 2018, https://www.popsci.com

By Clay Dillow: How scientists will use artificial intelligence to find aliens, November 21, 2016, https://www.popsci.com

Humanity’s days are numbered and AI will cause mass extinction, warns Stephen Hawking, by Sean Martin, Nov 3, 2017, https://www.express.co.uk

“Two robots debate the future of humanity”, Sophia, an A.I. robot on The Tonight Show, You Tube.

The First ‘Robot Citizen’ in the World Once Said She Wants to ‘Destroy Humans’, By Chris Weller, Published on Oct 26,  2017, www.inc.com

Kardashev Ölçeğinin Kısa Bir Açıklaması: İnsanlık Gerçekten Ne Kadar Gelişebilir? – Fizikist

İnsan bedeni gelecekte nasıl bir evrim geçirecek? – Popular Science

https://popsci.com.tr/hawking-oldukten-sonra-tanri-ve-superinsanlar-hakkindaki-nihai-tahminlerini-yayinladi-peki-uzmanlar-ne-dusunuyor/

Sahte Videolar Üreten Bir Yapay Zekâ, Bildiğimiz ‘Gerçekliğin’ Sonunu Getirebilir – Popular Science

https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-45899776

Stephen Hawking’den yeni makale: Sıradan insanların sonu gelecek | Gazete insan, 18 Ekim 2018.

‘Tanrı parçacığı’ buluşu doğrulandı, bbc.com

tr.wikipedia.org

Kardashev Ölçeğinin Kısa Bir Açıklaması: İnsanlık Gerçekten Ne Kadar Gelişebilir? – Fizikist

Fas’ta Bilinen En Eski Homo Sapiens Kalıntıları Bulundu, Yazar: Erman Ertuğrul Tarih: 8 Haziran 2017,  http://arkeofili.com

Büyük Çöküş, vikipedi.

Adam Becker, Dergi- Evrenin sonuna dair dört teori, 16 Haziran 2015, https://www.bbc.com/turkce

Dijital diktadan korkun, Ece Piroğlu, 01 Kasım 2018 Perşembe, Cumhuriyet gazetesi, http://www.cumhuriyet.com.tr

Gates: İnsanlık yapay zekâdan kaygı duymalı, 30 Ocak 2015, https://www.bbc.com.

Robotlar, robot üretecek!, 30 Ekim 2018, www.gercekgundem.com

M Kuramı, vikipedi.

İlgili Yazılar

Geleceğin Toplumu: Varlık, Hiçlik ve Gerçeklik

Geleceğin Toplumu: Hiçlik, Gerçeklik ve Hipergerçeklik

Geleceğin Toplumu: Sınıfların Farklılığından Türlerin Farklılığına

‘Gözetleyenlerin Gözetlenmesi’nden Kendi Kendini Gözetlemeye

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

erol anar
error: Content is protected !!